Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

hazır etmek

  • 1 hazır etmek

    v. make ready

    Turkish-English dictionary > hazır etmek

  • 2 hazır etmek

    to prepare, to get (sth) ready

    İngilizce Sözlük Türkçe > hazır etmek

  • 3 kızılcık sopasını hazır etmek

    have a rod in pickle for smb.

    Turkish-English dictionary > kızılcık sopasını hazır etmek

  • 4 hazır

    1) bereit
    \hazır bulundurmak bereitstellen, zur Verfügung stellen
    \hazır bulunmak bereitstehen
    \hazır etmek bereitstellen, vorbereiten
    \hazır olmak bereit sein
    bir şeyi yapmaya \hazır olmak bereit sein, etw zu tun
    2) fertig
    \hazıra konmak ( fig) sich ins gemachte Bett legen
    vaktinde \hazır olacak mısın? wirst du rechtzeitig fertig?
    yemek \hazır das Essen ist fertig
    3) \hazırda verfügbar; ( el altında) griffbereit
    4) siz \hazır gelmişken... wo Sie gerade da sind...

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > hazır

  • 5 hazır

    hazır fertig, bereit (-e zu D); anwesend; Konfektions- (Anzug); konj wenn … schon; da … doch;
    hazır bulunmak anwesend sein; bereit sein;
    -i hazır etmek bereitstellen (A);
    hazır ol! MIL stillgestanden!;
    hazır ol duruşu Strammstehen n;
    hazır ol vaziyetinde durmak Haltung annehmen;
    hazır yiyici Rentier m, von seinem Gelde Lebende(r);
    hazıra konmak schmarotzen, fig sich ins gemachte Bett legen;
    hazırdan yemek leben von dem, was da ist

    Türkçe-Almanca sözlük > hazır

  • 6 hazır

    гото́вый
    * * *
    1.
    1) гото́вый

    hazır elbise — гото́вое пла́тье

    2) -e гото́вый (к чему-л.)

    harekete hazır — а) гото́вый к отъе́зду; б) гото́вый к де́йствию

    3) прису́тствующий; име́ющийся налицо́

    hazır mevcutвоен. ли́чный соста́в

    hazır para — нали́чные де́ньги

    hazır bulunmak / olmak — а) быть гото́вым / пригото́вленным; б) прису́тствовать

    hazır bulunan davetliler — прису́тствующие приглашённые

    hazır etmek — гото́вить, пригото́вить

    2.
    поско́льку, раз, коль ско́ро

    hazır gidiyorsun, onu da götür — ты ухо́дишь, захвати́ и его́ с собо́й

    ••

    hazır para çabuk biterпосл. легко́ доста́вшиеся де́ньги бы́стро ухо́дят

    - hazırdan yemek

    Türkçe-rusça sözlük > hazır

  • 7 hazır

    1. ready, prepared. 2. present, in attendance, attending. 3. ready-made. 4. ready-to-wear. 5. now that (the opportunity has presented itself), seeing that, since: Hazır fırsat çıkmışken bunu yapalım. As the opportunity is at hand, let´s get this done. -da on hand, available: Hazırda ne varsa çorbayı onlardan yapalım. Let´s make the soup out of whatever happens to be on hand. - almak /ı/ to buy (something) ready-made. - bulunmak 1. /da/ to be present (at). 2. to be ready. -a dağlar dayanmaz. proverb You can´t live off your capital indefinitely, no matter how large it may be. - etmek /ı/ to prepare, get (something) ready. - evin has kadını colloq. someone who appears on the scene and reaps all the benefits without having done anything to deserve them. - giyim ready-made clothing. - giyimci seller of ready-made clothing. -a konmak to come into possession of something which someone else has labored to produce. - mezarın ölüsü. colloq. He/She expects everything to be handed to him/her on a silver platter. - ol! mil. Attention! - ol duruşu mil. attention. -dan yemek to live off one´s capital. - yiyici 1. someone who lives off his/her capital. 2. (someone) who lives off his/her capital.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > hazır

  • 8 kumanda

    1) кома́нда, прика́з, приказа́ние

    kumandayı [ele] almak — взять кома́ндование в свои́ ру́ки

    kumanda etmek — кома́ндовать

    kumanda vermek — а) отдава́ть кома́нду; б) прика́зывать

    hazır ol" kumandası — кома́нда "сми́рно!"

    2) тех. управле́ние

    otomatik kumanda — автомати́ческое управле́ние

    programlı kumanda — програ́ммное управле́ние

    uzaktan kumanda — дистанцио́нное управле́ние

    Türkçe-rusça sözlük > kumanda

  • 9 komut

    (-tu)
    кома́нда; распоряже́ние

    «hazır ol!» komutu ile — по кома́нде «сми́рно!»

    komut etmek — кома́ндовать

    Büyük Türk-Rus Sözlük > komut

  • 10 sabah

    "1. morning. 2. in the morning. -tan in the morning: Akşama hazır olmasını istersen sabahtan söylemen gerekir. If you want it to be ready by evening, you must order it in the morning. - akşam all the time. -ı bulmak/etmek to stay awake all night; to sit up all night; to work all night. -a çıkmak (for a sick person) to make it through the night, still to be alive when morning comes. -a doğru/karşı towards morning. -lar hayrolsun! Good morning! - kahvaltısı breakfast. -ın köründe at the crack of dawn. - ola, hayır ola. 1. Let´s wait and see how things are in the morning (said in the hope that things will be better by morning). 2. It´s better to do things in the morning, when one is fresh and rested. - namazı the morning namaz (the first namaz of the day). - oldu. Morning´s come./Morning´s broken./It´s morning. - sabah in the morning (as opposed to any other time). -ı şerifler/şerifleri/şerifiniz hayırlı olsun! Good morning! - yıldızı the morning star, Venus."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > sabah

См. также в других словарях:

  • hazır etmek — (bir şeyi) hemen kullanabilecek duruma getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hazır — sf., Ar. ḥāżir 1) Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya Ben hazırım, isterseniz gidelim. 2) Belli bir işe yarayacak, kullanılacak bir duruma getirilmiş Yemek hazır, buyurun. 3) Belirli bir biçimde yapılmış… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işmar etmek (veya geçmek) — el, göz veya baş ile işaret etmek Yanındaki başka tarafa baktı, işmar geçti diye haraza da hazır. S. M. Alus …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dünden hazır olmak (veya razı olmak) — kendisine yapılan bir öneriyi seve seve ve hemen kabul etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ittifak etmek — anlaşmak, uyuşmak, bağlaşmak Hazır bulunanların hepsi tatlı dil, güler yüz taraftarlığında ittifak etmiş gibiydiler. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • seferberlik ilan etmek — bir ülkenin silahlı kuvvetlerini savaşa hazır duruma getirmek için gerekli duyuruyu yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tamah etmek — 1) açgözlü davranmak 2) çok beğenip istemek Süslü kafeslere, hazır yemeğe tamah edip insanların maskarası olmanın âlemi var mı? H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tercih etmek — yeğlemek ... hiçbir şey yapmamayı ve hazır paradan yemeyi tercih ediyorum. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İHZAR — Hazır etmek. Hazırlamak. * Huzura getirmek. Derpiş etmek. * Mahkemeye gelmeyenleri cebren getirme müzekkeresi …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • HADARET — Bir şeyin yanında bulunmak. * Huzur. Yakında olmak. * Hazır etmek. Hazır olmak. * Medeniyet …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • BEVA' — Benzer, beraber, eş, denk. * Hazır etmek. * Doğrulanmak. * Nüzul etmek, inmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»